BACH'IN ŞEHRİ; LEIPZIG

Almanya'nın birçok farklı kentine gitmiştim ancak Leipzig'e ilk kez gidiyordum. Üstelik bu gidişimi İstanbul Yeni Havalimanı'nı ilk kez kullanarak gerçekleştirecektim.


Yurt dışında birçok farklı ülkede havalimanlarını tecrübe etmiş biri olarak Yeni Havalimanı'nın ülkemizin büyüklüğünü ve gücünü göstermesi açısından oldukça önemli bulduğumu ifade etmek isterim.

Henüz havalimanının girişinde sizi karşılayan devasa büyüklükteki yapı içeride nasıl bir manzara ile karşılaşacağınızın ipuçlarını veriyor. Havalimanının en dış kapısında yükselen camii inşaatı tamamlandığında ise mimarı ve estetik açıdan yapı daha da anlamlı ve güzel bir hal alacaktır.

İstanbul Yeni Havalimanı mimarisi ve büyüklüğü ile yolcularda hayranlık uyandırıyor. Bunu etrafınıza baktığınızda görebiliyorsunuz. Şehir merkezine uzaklığı, ücretli yolların fazlalığı ve henüz açılmayan pistlerin yaşattığı rötarlar dışında havalimanı genel anlamda dünyadaki birçok rakibinin önünde...

Türk Hava Yolları'nın tarifeli seferiyle yaklaşık 2 saatlik bir uçuşla Almanya'nın Leipzig kentine doğrudan uçabiliyorsunuz.

Leipzig Almanya'nın Saksonya eyaletine bağlı 2016 verilerine göre yaklaşık 560 bin nüfusu olan, başkent Berlin'e 150 km mesafedeki bir şehir.


BİSİKLETLER...

Açıkçası şehre gelmeden önce bu kadar intizamlı ve yeşil bir kent bulacağımı hayal etmemiştim. Ancak Leipzig'de beni en çok şaşırtan mimari yapısı ve güzel planlanmış şehrinin yanı sıra bisiklet kullanımının yaygınlığı oldu.


Hollanda'nın ardından Avrupa'da bisiklet kullanımının en yaygın olduğu ikinci yerin Leipzig olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Zaten düz bir alan üzerine kurulu şehirde hemen hemen her sokaktan çıkan bisikletlileri görmek mümkün.

Benim için bisiklet kullanımı modern kentleşmenin en önemli göstergelerinden biri. Çocukluğumuzun en önemli figürlerinden bisikleti günlük yaşamda bu kadar faal kullanımda görmek beni her zaman mutlu etmiştir.

Gencinden yaşlısına, öğrencisinden iş insanına, kadınından erkeğine binlerce bisikleti yürür halde ana caddelerde gördüğümde ne kadar imrendiğimi sizlere anlatamam.

Başta İstanbul olmak üzere ülkemin arazi ve yaşam şartları uygun birçok yerinde bu kültürün yaygınlaşması en büyük hayallerimden biri. İnşallah yöneticilerimiz şehir planlamacılarımız bu konuda gerekeni yaparlar ve bisiklet kültürü ülkemizde de hak ettiği popülerliğe ulaşır.



BACH ETKİSİ...



Leipzig, dünyaca ünlü müzisyen ve besteci Johann Sebastian Bach'ın şehri olarak biliniyor. Bunun nedeni sanılanın aksine Bach'ın Leipzig'li olması değil.

Aslında Bach, 1685 yılında Almanya'nın Eisenach kentinde doğmuştur. Bach'ı Leipzig'le özdeşleştiren gelişme ise 1723 yılında Aziz Thomas Kilisesi'ne dini müzik icrasından sorumlu baş öğretmen olarak atanması başlar. Bach, 1750 yılına kadar yaklaşık 27 yıl ölünceye kadar bu görevde kalmış ve görev süresi boyunca Barok tarzda verdiği eserlerle müzik dünyasının en önemli isimlerinden biri olmuştur.





Bach etkisini Leipzig sokaklarının hemen hemen her yerinden görebilirsiniz. Bach müzesi, Bach evi, Bach heykelleri ve Aziz Thomas Kilisesi'nde icra edilen Bach eserleri...



Ünlü müzisyen şehre öyle bir etki bırakmış ki, her adımınızda sanki Bach senfonisi dinliyor gibi hissediyorsunuz.



Bu arada Bach adına her yıl Haziran ayının ikinci haftasında "Bach Fest" adı altında bir de festival düzenlenir. Avrupa'nın en önemli festivallerinden biri olan bu etkinlik 1900'lü yılların başından beri düzenlenmekte ve kıtanın tarihi ve en önemli sanatsal etkinliklerinden biri olarak kabul edilmektedir.




Leipzig'in beni şaşırtan bir diğer önemli özelliği ise tarihi ve büyük mimari yapılı şehirleşmesine karşın neredeyse şehrin her sokağından ulaşılabilen yeşil alanları oldu.


Özellikle şehrin ana meydanının hemen yanı başındaki park, taş yığınların arasında soluk almak ve dinlenmek için bire bir.


Bunun dışında şehrin hemen dışında ülkemizde de son dönemde gündeme gelen 'millet bahçelerini' anımsatan ağaçlık yeşil alan hem görsel anlamda önemli bir güzellik hem de gerek şehirde yaşayanların gerekse turistlerin uğrak yerlerinden biri.







DİKKAT!

Bu arada önemli bir not: şehirde bulunan Leipzig Üniversitesi, Almanya'nın 1409 yılında kurulan Heidelberg'den sonra en köklü ikinci üniversitesidir. Bunun yanı sıra öğrenci sayısı bakımından ise yaklaşık 3500'ü yabancı 30 binden fazla öğrencisiyle Leipzig Üniversitesi, Sachsen Eyaleti'nin en büyük üniversitesi olma özelliği taşımaktadır.

Kısacası

müziği, festivalleri, mimari ve bunlara eklenen Arnavut kaldırımlı cadde ve sokakları Leipzig'i farklı ve ziyaret edilmesi gereken şehirler arasına sokuyor. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Özgecan Aslan cinayeti, idam cezası ve kısas...

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber!

Lütfen çimlere basınız!